Monday, July 02, 2007

2 TUR KODESTE BEKLE ya da ÇIKMAK İÇİN 750.000 BOK VER!

Bana sormadılar, size sordular mı bilmem ama eğer sordularsa ya cevap vermeyi bilmiyorsun ya da (ne söyleyeceğini) cevabin yok. Her ikisine de inanmak istemiyorum. Sana da sormadılar muhtemelen…

Mecbur tutulduğun ve ama her zaman oynaman gereken bir oyunun kurallarını kime sordular o zaman? Hadi buna evet dedik iradesizce, peki nasıl oynayacağımıza, ne yönde oynayacağımıza da karıştılar, buna niye cevap veremedik, hayır diyemedik. İki şey geliyor, aydınlanıyor o zaman karşında, aydınlanmaları hafifçe birbirine karışık.

Ya bu oyun değil ya da bizler bu oyunda birer oyuncu değil, oyunun ta kendisiyiz. Hangisi olursa olsun iki kere düşünmek gerek, belki çok.

------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu oyunda birer oyuncu değiliz, oyunun ta kendisiyiz.

Hiçbir şey yapamamamızın,
Hayır diyemememizin,
Harekete geçemememizin temel sorunu da burada yatıyor. Çünkü biraz kıpırdanmaya başlasak, oyunu değiştirebiliriz tabii eğer kendimizi değiştirmeye tutkumuz, gücümüz ve cesaretimiz varsa.

Kendinden başlamak gerek,
Oyundan başlamak.
Ama başlamak gerek artık.

Yoksa bu oyunu-seni değiştirecekler er ya da geç ve sonra;

------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu bir oyun değil…

Kendi tarafımızı, kendi taşlarımızı, kendi kağıtlarımızı seçiyoruz ve daha ötesi yok.

Başlamıyor, orda duruyoruz. Başlamak için yaptığımız her hamle “yapamazsın”, “oyun başlamadı daha” sözleri, hareketleri ve bakışlarıyla, kurallarıyla kesiliyor. Duruyoruz tarafımızda, taşlarımızla, kağıtlarımızla…

O zaman bize tek şey kalıyor, tarafımızda, taş ve kağıtla, hazır olmak.

Çünkü bu oyun başlayacak, er ya da geç, isteseler de istemeseler de.

------------------------------------------------------------------------------------------------
Sonra;


Gene kulaklarda “hayat bir oyun değil mi zaten?” hayıflanma ve aşağılamaları…

Oyun ulan oyun ama senin bildiğinden değil!

No comments: